Bize Ulaşın
0(212) 424 2005
İstanbul İl sağlık: 0212-638-3000
Küçükçekmece İlçe sağlık: 0212- 598 92 20

Ülkemizde ağız ve diş sağlığı ile ilgili sorunlar en önemli halk sağlığı sorunları içindedir. Ağız, diş ve diş etlerine ait hastalıklar ülkemiz bireylerinin % 96’sını etkilemektedir. Bugüne kadar yapılan ağız ve diş sağlığı taramalarında ortaya çıkan sonuç; ağız ve diş sağlığının % 85 oranında bozuk, hastalıklarının yaygın olduğu ve ülke ekonomisine zararının yüksek rakamlara ulaştığıdır.
Ağız ve diş sağlığı durum tespiti ile ilgili olarak yapılan en kapsamlı araştırma; 1987-1988arasında yapılmıştır. Bu araştırmaya göre; 6-12 yaş grubunda diş çürüğü olan çocukların oranı, 30-34 yaş grubunda bu oran, sabit proteze başlama yaşı 18-20, total proteze başlama yaşı ise 25 dir.
Mayıs 1999 itibariyle;
Ağız ve Diş Sağlığı hizmetleri:
1 Eğitim Diş Hastanesi,
9 Müstakil Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi,
91 Hastane bünyesinde Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi,
621 Diş Polikliniğinde ( Hastane veya Sağlık Merkezi bünyesinde) yürütülmektedir.
Toplumun ihtiyacı olan tedavi edici dişhekimliği hizmetlerinin iyileştirilmesi ve ülke geneline dengeli bir şekilde dağılımı ile ucuz, uygulanması kolay ve çağdaş bir yaklaşım olan koruyucu dişhekimliği hizmetlerinin daha etkin bir şekilde verilmesi ile ilgili çalışmalar da sürdürülmektedir.
Ağız ve diş sağlığı hizmetlerinin sayı ve kalite olarak artırılması için Bakanlığımıza bağlı kurum ve kuruluşlarda mevcut diş hekimi ve diş teknisyeni ile ünit sayısının artırılması ve mevcut cihazların günün teknolojisine uygun hale getirilmesinin sağlanması için çalışmalara hız verilmiş olup;
Mayıs 2005 itibariyle ise;
Ağız ve Diş Sağlığı hizmetleri:
2 Diş Hastanesi
35 Müstakil Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi,
101 Hastane bünyesinde Diş Tedavi ve Protez Merkezi, yürütülmektedir.
Türkiye genelinde yaklaşık 20.000 diş hekimi çalışmaktadır. Bunların % 74’ ü özel sektörde, % 26’ sı kamuda çalışmaktadır. Kamuda çalışan diş hekimlerinin ise % 20’ si Sağlık Bakanlığı’nda çalışmaktadır.
1999 yılının ikinci yarısından itibaren ülkemizin ağız ve diş sağlığı standartlarının yükseltilmesi ve tüm bireylerin diş hekimliği hizmetlerinden yararlandırılması için artan nüfus ve gelişen tıbbi teknoloji paralelinde, mevcut ağız ve diş sağlığı merkezlerinin iyileştirilmesi, yeni ağız ve diş sağlığı merkezlerinin açılması ve bir standart kazanmaları amacıyla çalışmalar sürdürülmektedir.
3575 sayılı Kanun ile değişik 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun uyarınca, Bakanlığımızca açılan sınavlarda başarılı olanlara diş protez teknisyenliği meslek belgeleri verilmeye başlanmış ve bugüne kadar 3169 kişiye diş protez teknisyenliği meslek belgesi verilmiştir.
Yine aynı Kanun’un 10 uncu maddesi uyarınca Bakanlığımızca çıkarılması gereken Diş Protez Laboratuvarları Yönetmeliği, 09.08.2000 tarihli ve 24135 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu Yönetmelik uyarınca, diş protez laboratuvarlarına ruhsat verilmeye başlanmış olup, bugüne kadar 105 adet diş protez laboratuvarı ruhsatlandırılmıştır.
3308 Sayılı Çıraklık ve Meslek Eğitim Kanun’u kapsamına, diş protez teknisyenleri de dahil edilip, bu Kanun kapsamında değerlendirilmesi ve Milli Eğitim Bakanlığı’nca belge verilmesi sebebiyle yetki karmaşası yaşanmakta olup; konu, Bakanlıklar arasında yürütülen görüşmeler ile çözümlenmeye çalışılmaktadır.

Mine: vücuttaki en sert maddedir. doğal dişi en dıştan koruyucu bir katman olarak çevreler, içinde sinir hücreleri olmadığı için duyarlı değildir. % 97’si kalsiyum tuzlarından oluşur. Diş minesi altıgen “apatit” kristalleri şeklinde düzenlenmiştir. Minenin yapısına giren kalsiyum tuzları, organik diş maketi üzerinde yavaş yavaş çökelerek birikir ve kristalleşir. Bu birikme, ana rahminde iken başlar. Anne, gebelik süresince bazı ilaçlar alırsa veya çocuk mine teşekkülü sırasında bir hastalık geçirirse mine birikimi aksaklığa uğrayabilir. 0 zaman dişler sarı, gri veya kahverengi olur. Bazen de eksik (hipoplazik) teşekkül eder.
Dentin: minenin altındaki tabakadır. yetişkin bir insan dişinin %75'ini oluşturur. kemikle aynı yoğunluğa sahip olmasına rağmen ısıya ve dokunmaya duyarlıdır. gerektiğinde içerdiği tamir hücreleri ile yeniden dentin dokusu oluşturabilirler. Dişin asıl kitlesini dentin (fildişi) tabakası oluşturur. Dentin, taç kısmında mine; kök kısmında da sement ile örtülüdür. Dentin canlı bir yapıdır ve % 70’i mineral tuzları; % 20si organik madde ve % 10’u da sudan oluşur. Dentinde çok sayıda kanalcık içerir. Bu kanalcıkların içi diş özü sınırındaki dentin yapıcı hücrelerin uzantıları olan iplikçiklerle doludur. Dentin yapan hücrelere “Odontoblast” denir. Dentin kanalcıklarının milimetre karede sayıları 10.000’e. yaklaşır. Diş, dolgu veya kaplama yapılmak için oyulur veya küçültülürse bu kanalcıklar açığa çıkar ve o zaman soğuk, sıcak, tatlı ve ekşiden ağrı duyulur.
Pulpa (diş özü): dişin orta kısmına ve burada bulunan yumuşak dokuya verilen addır. kökün ucuna kadar devam eder. bu kısımda kan damarları yer alır ve bu damarlar sayesinde diş enfeksiyondan korunur ve daima aktif halde kalır. aynı zamanda pulpada aşırı duyarlı sinir hücreleri bulunur ve bu hücreler sayesinde sıcak, soğuk ve basınç gibi duyular hissedilir. “Pulpa” adı da verilen diş özü, dentin tarafından oluşturulan bir odacık içinde yerleşen kılcal atar ve toplar damarlar; duyu sinirleri ve bütün bu yapıları koruyan bir destek dokusundan oluşur. Diş özünün dış çevresi dentin yapıcı hücrelerle (odontoblast) kuşatılmıştır. Bu hücreler, çürük ve diğer zararlı etkenlere karşı, dişi koruyan kale muhafızlarına benzer. Her hangi bir nedenle oluşan çürüğe karşı dentin yapıcı hücreler üstün gelirlerse bu hücreler diş özü kalesini dentinle sıvarlar; yenik düşerlerse diş özü açılır ve iltihaplanır. Bu etkinlik genç insanların diş özünde daha yoğundur.
Sement: kökün etrafını kaplayan kemiksi bir tabakadır, çok incedir. diş kökünün çene kemiğine tutunmasını sağlar. %65’i inorganik maddedir. Bazen kök etrafında ve kök ucunda aşırı sement birikebilir. Buna “Hipersemontoz” denir.
Dişler ne işe yarar?
Dişler sindirim sisteminin başında besinlerin ufalanıp parçalanmasına, koparılmasına yardım eder, kendini çevreleyen destek dokuları korur ve gelişmelerini sağlar, konuşmayı ve seslerin doğru bir şekilde çıkmasını sağlarlar. Estetik olarak yüzle bir bütünlük içindedir.
Dişlerin Görevlerine Göre Farklı Yapıları Vardır;
1- Kesici Dişler
Alt ve üst çenedeki ön dişler “Kesici Diş” olarak adlandırılır. Üst çenede genişliği 9-10 mm. olanlar orta kesici; 6-7 mm. olanlar ise üst yan kesicilerdir. Alt orta ve yan kesicilerin genişlikleri ise 6-7 mm. arasındadır.
2- Kaninler (Köpek Dişleri)
“Köpek dişi” ve “göz dişi” adı da verilen kaninler kesici dişlerden sonra gelir, alt ve üst çenede sağlı-sollu birerden dört (4)tanedir. Uçları sivri olup koparmaya yararlar.
3- Azı Dişleri
Kaninlerin arkasında, azı dişleri yer alır. Yapı olarak birbirinden farklı olan azı dişleri, her bir yarım çenede, iki küçük azı, üç de büyük azı olmak üzere beşer tane ve bir çenede toplam on (10) tanedir.
Bütün küçük azıların çiğneme ve kenetlenmeye yarayan ikişer tümsekçikleri vardır. Üst çenedeki büyük azıların dörder tümsekçiği; alt çenedeki büyük azıların beşer tümsekçiği vardır. Bu tümsekçiklere “tüberkül” adı verilmektedir.
4- Akıl Dişleri - Üçüncü Büyük Azılar = Yirmi yaş Dişleri
Akıl dişleri ayrı bölümde incelenmiştir (yirmi yaş dişleri). Burada, sadece şekillerinin ve kök sayılarının çok değişik olduğunu belirtmekle yetiniyoruz.
Dişlerin Düzgün Konuşmaya Etkisi:
Konuşma, insan ilişkilerinin en önemlilerindendir. Ayrıca, politikacılık, aktörlük, spikerlik, şarkıcılık gibi bazı meslekler, büyük ölçüde düzgün konuşmaya dayanır. Düzgün konuşmada dişlerin önemli rolleri vardır.
Aşağıda ki birkaç örneğin bu rolü vurgulamaktadır.
1- DE ve TE sesleri, dil ucunun, üst kesicilerin damak tarafındaki eğiminden destek almasıyla çıkar.
2- FE ve VE sesleri ise, alt dudağın, üst kesicilerin kesici uçlarına temas etmesiyle çıkar.
3- SE sesi, karışık bir işlemle çıkar. Alt ve üst kesiciler birbiriyle temas halindeyken, dilin, azıların dil tarafındaki yüzeyinden destek alması ve dil ucunun da (kesiciler arasında bir oluk yapıp) hava borusu oluşturmasıyla gerçekleşir. ŞE ve JE sesleri de buna benzer bir işlemle gerçekleşir; fakat bu sırada dil ucu göreve katılmaz.
Dişler çene kemikleri, dişetleri, dil, damak, buların hepsi, çiğneme, tat alma. yutkunma ve konuşma ile ilgili görevlerini bir bütün halinde yürütürler.
Dişlerin oluşumu ve gelişimi ne zaman oluyor?
Embriyolojik hayatta (anne karnında) ağız boşluğuna ait oluşum belirtileri 3. haftada görülmesine rağmen, dişlerin gelişimine ait ilk belirtiler 6.haftaya rastlamaktadır. 7.haftadan itibaren dişlerin tomurcukları hafta hafta belirmeye başlar.
Süt dişleri nasıl tanınır?
Süt dişleri, çocuk altı aylıkken çıkmaya başlar ve 2.5 yaşında alt ve üst çenede 10’ardan (20) tane olarak tamamlanır. Süt kesicileri ve süt kaninleri, kalıcı dişlere göre daha küçüktür. Süt azıları da kalıcı azılara göre daha küçük yapıdadır.
Çocuk büyüdükçe, süt dişlerinin kökleri altında yer alan kalıcı dişin kökü, sürme etkisiyle erimeye başlar; kök tamamen eriyip dişin yalnız kuronu kalınca da diş kendiliğinden düşer.
Hangi diş ne zaman çıkar?
İlk diş yaklaşık altı aylıkken çıkar. Akıl dişleri de 18-20 yaşında... Demek ki diş çıkarma süreci, insanın 20 yılını alır. Ama hangi diş kaç yaşında çıkar? Bunu özetleyen bir tablo hazırlanmış ve aşağıda verilmiştir. Tablodaki yaşların yaklaşık rakamlar olduğunu; 1-1,5 yıl önce veya sonra sürmesi gereken dişin vakitsiz sürebileceğini, bazen de gecikmeler olabileceğini belirtmeliyiz.
|
DİŞLERİN SÜRME TABLOSU |
|||||
|
SÜT DİŞLERİ |
SÜRME |
DÜŞME |
KALICI DİŞLER |
SÜRME |
|
|
I II III IV V |
Orta kesiciler Yan kesiciler Kaninler 1.süt azıları 2.süt azıları |
6-12 ay 6-12 ay 18-24 ay 12-18 ay 24-30 ay |
7 yaş 8 yaş 10 yaş 9 yaş 11 yaş |
1 Orta kesiciler 2 Yan kesiciler 3 Kaninler 4 1.Küçük azılar 5 2.Küçük azılar 6 1.Büyük azılar 7 2.Büyük azılar 8 3.Büyük azılar |
7 yaş 8 yaş 10 yaş 9 yaş 11 yaş 6 yaş 12 yaş 18yaşından sonra |
Isırma ve öğütme nasıl gerçekleşir?
Kesici dişler, yiyecekleri ısırmaya ve kesmeye yararlar. Üst diş kavisi, alt diş kavisinden daha geniştir ve onu her yönde taşar. Alt çenenin aşağıya kaymasıyla ağız açılır ve lokma kesici dişlerin arasına girer. Ağız kapatılınca, ısırma hareketi ile üst kesiciler alt kesiciler üzerinde bir makasın ağzı gibi kayar ve yiyecekleri koparır.
Öğütme işlemi alt çene eklemi ve çiğneme kaslarının uyumlu çalışması ve yana hareketlerle gerçekleşir.
Besinleri iyi öğütebilmek için diş dizilerinin düzgün ve eksiksiz olması şarttır.
Diş etinin yapısı
Bir dişin dışarıdan sadece taç kısmı görülür ve diğer kısımları çene kemiği içinde gizlenmiştir; üzeri dişeti dokusu ile örtülüdür.
Diş eti, sert, lifli ve kan dolaşımı ile iyi beslenen bir yapı olup; normal rengi uçuk pembedir. Sert ve kemiğe sıkı-sıkıya yapışan 4-5 mm’lik dişeti daha yumuşak bir bağlantı ile yanak ve dudak içini döşer; bu yapıya “Mukoza” denir. Yanak ve dudakların iç yüzü ile diş dizileri arasında “Vestibül” = “Dalız” yer alır.
Tükürüğün bileşimi ve etkisi nasıldır?
Yeni doğan bebeğin ağzı sterildir (mikropsuzdur), fakat birkaç dakika sonra kirlenir ve yaşam boyu da mikroplu kalır. Öyleyse neden hastalanmıyoruz? Çünkü ağızda bulunan bakterilerin çoğu hastalık yapmayan mukoza (saprofit) türdendir. Ancak vücudun direnci kırılınca bu bakteriler hastalık etkeni olabilir. Ağızda bulunan bakterilerin hepsi “Ağız florası”nı oluşturur.
Diğer yandan, ağız boşluğunun çok önemli bir koruyucusu daha vardır: Tükürük. Kulak önü, çene altı ve dilaltı bezleri tarafından üretilen renksiz, özel kıvamda, akıcı bir sıvı olan tükürük, üretildiği bezlerden kanalcıklar aracılığı ile ağız boşluğuna taşınır. Bezler günde 5 litreye yakın tükürük üretirler. Kulak önü tükürük bezinin kanalı, üst 1. büyük azı yakınında; diğer tükürük bezlerinin kanalcıkları da dil altında ağza açılırlar. Tükürük içinde bakterilerin üremesini durduran fermentler, fluor ve kalsiyum tuzlan bulunur. Tükürük kanallarının açıldığı yerde diş taşlarının fazla birikmesi, bileşimindeki kalsiyum tuzlarının çökelmesi nedeniyledir. Tükürüğün ağız ve dişlere yararlı etkileri şöyle özetlenebilir;
1- Tükürük, dişleri mekanik olarak temizler.
2- Tükürük, dişleri çürümekten korur.
3- Tükürük, içinde bulundurduğu mayalarla ağız mukozasını korur.
Tüm sağlık konularında olduğu gibi diş hastalıklarında da tedaviden çok koruyucu önlemlere ağırlık verilmesi gerekliliği genel kabul görmektedir. Toplumun anne adayından başlayarak, gebelik döneminde annenin ve bebeğin ergenlik dönemi dâhil düzenli diş hekimi kontrolleri, eğitim ve koruyucu sağlık hizmetleri yoluyla ağız ve diş sağlığı bilgilerinin arttırılması, doğru tutum ve davranış alışkanlıklarının oluşturulması sağlanarak hastalıkların yaygınlığı ve şiddeti azaltılabilir. Böylece tedavi edici diş hekimliğine başlama yaşı yükseltilerek bireylerin yaşam kalitesi arttırılabilir.
Bütün hastalıklarda olduğu gibi ağız ve diş sağlığı ile ilgili problemlerde de erken tanı konulup tedavi edilirse başarılı olma şansı artar. Çocukluk dönemi sağlık alışkanlıklarının geliştirilmesi için uygun bir dönemdir. Sağlıklı bilgi, tutum ve davranışlarını geliştiren çocuklar çevrelerindeki bireyler için de eğitici olabilirler.
Bu bağlamda ağız ve diş sağlığını korumak, diş çürükleri ve dişeti hastalıklarından korunmak ve yaygınlığını azaltmak, küçük yaşlarda edinilen diş fırçalama alışkanlığı ile mümkündür. Düzenli diş fırçalama, doğru beslenme, koruyucu diş tedavi uygulamaları ve düzenli diş hekim kontrolü ağız diş sağlığının temelini oluşturmaktadır.
Bebeklerde ağız ve diş bakımı, ilk süt dişlerinin ağız içerisinde görülmesi ile başlar. Bebekler ilk süt dişleri sürmeye başladığında ilk diş hekimi muayenesi için diş hekimine kontrole götürülmelidir.
Diş çürüğü hayat boyu maruz kalınabilen bir hastalık olduğu için koruyucu yöntemlerin de hayat boyu devam etmesi gerekmektedir. Bu nedenle ilk dişlerin ağız içinde görülmesi ile birlikte diş çürüğünün erken tanısı ve koruyucu işlemler açısından senede iki kez düzenli olarak diş hekimi kontrolleri alışkanlık haline getirilmelidir.
Bebeklerde şeker içeren gıda (biberon ile süt, meyve suyu, mama vs) ve ilaçların ağız ve diş temizliğine dikkat edilmeden kullanımı Erken Çocukluk Çağı Çürüğü (EÇÇ) riski oluşturur. Bu nedenle biberon içindeki süte bal, pekmez, şeker vs gibi tatlandırıcılar katılmamalıdır. Özellikle gece beslenme sonrasında ağız temizliği yapılmadığında şeker ilave edilmemiş olsa bile inek sütü çürük oluşturabilir. Bebeğin ağız-diş bakımı ebeveyn tarafından sağlanmalıdır. Bebeklerin ilk süren süt dişleri ebeveyn tarafından temiz nemli bir tülbent ya da çok yumuşak bir fırça ile gece yatmadan önce ve varsa gece beslenmelerinden sonra macunsuz olarak temizlenmelidir.
Bebekle ilgilenen kişiler, diş çürüğü ve periodontal hastalıkların (dişeti ve dişleri destekleyen diğer dokuları etkileyen iltihabi hastalık) bulaşıcı olabilmesi ve bu nedenle kendi ağızlarındaki mikropların kolayca bebeğe geçirebilmesi nedeniyle bebeği beslediği kaşığı kendileri kullanmamalıdır.
Ek gıda alan bebeklerde özellikle ara öğünlerde şeker ve karbonhidrat içeren besinlerin sık tüketilmesi diş çürüğünü oluşturur. Ayrıca bu gıdaların ağızda kalma süreleri uzadıkça çürük yapıcı özellikleri de artmaktadır. Bu sebeple beslenme sonrası en azından bebeğe su içirilmelidir.
İlk süt dişlerinin sürmesi sırasında bebeklerde iştahsızlık, huzursuzluk, sindirim sistemi bozuklukları, salya miktarında artış, diş etlerinde kaşınma, yanak ısırma, el ve parmakları ağza götürme görülebilir. Bu dönemde bebeği rahatlatacak semptomatik tedaviler örneğin, içi sulu diş kaşıyıcılar, buzdolabında bekletilerek bebeğe diş etlerini kaşıması için verilebilir. Ayrıca ebeveyn kendi temiz parmağı ile bebeğin ağız içinde dişinin süreceği bölgeye masaj yapabilir.
Süt dişlerinin daimi dişlere göre daha az kalsiyum ve fosfat içerdiği, daha ince olduğu için kolay çürür.
1 yaşından sonra bebeğin süt dişleri, çiğneyici yüzeyleri tülbent ile yeterince temizlenemediğinde, yumuşak küçük başlı bir diş fırçası ile diş macunu kullanmadan ebeveyn tarafından fırçalanmalıdır.
Çocuklarda süt dişlerinin ağız içinde tamamlanması ile birlikte 3 ile 4 yaş arasında koruyucu diş tedavi uygulamaları (Florür cilası ) açısından diş hekimine götürülmelidir. Dişler üzerine uygulanan topikal (yerel) florür uygulamaları diş çürüklerine karşı korunmada uygulanan koruyucu yöntemlerdendir. Diş hekimleri tarafından florür cilaları, jelleri ve köpükleri şeklinde tatbik edilmektedirler. Ancak, 6 yaş altındaki çocuklar uygulama sonrası tükürme işlevini tam olarak yapamayacaklarından yüksek konsantrasyon florür içeren jel ve köpükler tercih edilmezler. 6 yaş altındaki çocuklarda yavaş florür salımı yapan florür cilaları dişler üzerine sürülür. Uygulama sıklığına diş hekimleri karar verir. Çocuğun çürük riskinin durumuna göre yılda 2-4 defaya kadar uygulama yapılabilir.
Düşme zamanından önce çürük veya travma sebebiyle kaybedilen süt dişlerinin yerleri korunmazsa komşu dişler, düşen süt dişinin yerine doğru eğilirler. Kaybedilen süt dişinin karşısındaki süt dişi ise boşluğa doğru uzar. Bu durumlar, kaybedilen süt dişinin altındaki daimi dişin sürme boşluğunun azalmasına ve daimi dişin gömülü kalmasına ve dişlerde çapraşıklıklara neden olur. Bu sebeplerden dolayı erken kaybedilen süt dişinin yerini korumak amacıyla yer tutucular diş hekimleri tarafından uygulanmalıdır.
4 yaşından itibaren çocuklar kendi başına bezelye tanesi büyüklüğünde çocuk diş macunu (250–500 ppm florür içeriği olan ) ile dişlerini fırçalamalıdır. Ancak, ebeveynin örnek oluşturabilmesi için diş fırçalamanın birlikte yapılmasına dikkat edilmeli ve etkili fırçalamanın yapılabilmesi için ebeveyn tarafından tekrar kontrolünün sağlanması gerekmektedir.
6 yaşından itibaren çürük riskinin fazla olduğu durumlarda diş hekimleri, topikal florür uygulamalarına ek olarak çocuklarda florür gargara kullanımını da tavsiye edebilir.
7 yaşına kadar çocuğun kendi başına diş fırçalaması, ancak etkili fırçalamanın yapılabilmesi için ebeveyn tarafından kontrolü sağlanmalıdır.
İlk süren daimi diş 6 yaş dişlerimizdir. 6 yaşında ilk daimi dişimizin ağız içinde görülmesi ile birlikte karışık dişlenme dönemi başlar. Karışık dişlenme döneminde daimi diş çıkarma süreçlerinin takibi diş hekimi tarafından yapılmalıdır. İlk süren daimi diş olan 6 yaş dişlerinin çiğneyici yüzeyinde çürüğe meyilli yani yiyecek birikimine imkân sağlayan derin girinti ve çıkıntılar bulunan çocuklara, diş hekimi tarafından fissür(çiğneme yüzeyi) örtücü uygulamaları yapılmalıdır.
Çocuklarda ve genç bireylerde izlenen dişeti hastalıklarının en fazla görülen formu, dişetinin başlangıç iltihabı olan gingivitistir(diş eti iltihabı). Süt dişlerinin düşmesi ve daimi dişlerin sürmesi sırasında diş fırçalama çok ağrılı olabilir. Süren daimi dişin dişeti kenarı kalınlaşabilir ve sürme gingivitisi(diş eti iltihabı) gözlenebilir.
Dişlerimizi düzenli olarak fırçalamadığımızda, dişler üzerinde oluşan diş(bakteri) plağı, plak boyayıcı ajanlar kullanılarak gözle görülebilir bir hale gelmektedir. Diş(bakteri) plağı dişe yapışık halde bulunduğu için sadece diş fırçalama ile uzaklaştırılabilir. Dişlerimiz fırçalamadığında dişler üzerinde oluşan bakterileri barındıran diş(bakteri) plağı, diş etinde sorunlara ve diş çürüklerine yol açar.
Daimi dişlerde travmalar genellikle diş kırıkları, yer değiştirme veya yerinden fırlama şeklinde meydana gelmektedir. Bu yaralanmalarda önemli olan vakit geçirmeden müdahale yapılmasıdır. Özellikle dişin tamamen yerinden çıkması ile sonuçlanan yaralanmalarda dişlerin ağız dışı ortamda kaldığı süre çok önemlidir. En kısa sürede ilgili yere ulaşılamayacak durumlarda diş, köküne dokunulmadan ağızda olduğu gibi yuvasına yerleştirilmelidir. Dişin kirli olduğu durumlarda diş ağızda görünen kısmından tutulup akan musluk suyu altında yıkandıktan sonra bu işlem gerçekleştirilmelidir. Diş ağız içine yerleştirilemeyecekse süte konmalıdır.
7 yaşından itibaren çocuklar bezelye tanesi büyüklüğünde yetişkin diş macunu ile kendi başına diş fırçalamaya başlamalıdır. Çocuklarda çürük veya travma sebebiyle erken süt ve daimi diş kaybı tespit edilen durumlar yer tutucu açısından diş hekimine tarafından değerlendirilmelidir.
Diş fırçalama sırasında diş fırçası dişlerin mevcut beş yüzeyinden üçünü temizlemekte ve kalan iki yüzey yani dişlerin birbirine bakan ara yüzeyleri ancak ara yüz temizlik ajanlarıyla temizlenebilmektedir.
Bu ajanlar;
Ara yüz fırçası; diş aralarının boyutuna bağlı olarak değişik çaplarda bulunabilirler.
Diş ipi; mumlu ve mumsuz tipleri bulunabilen, farklı tadlar da içerebilen, ara yüzey teması daha sıkı dişlerde kullanılan ara yüz temizlik ajanlarıdır.
12 yaşından itibaren çocuklara, diş ara yüzeylerinin durumlarına göre doğru ara yüz temizlik ajanı diş hekimi tarafından önerilmeli ve mutlaka kullanımı pratikte gösterilmelidir. Diş fırçalama ile birlikte günde bir kez ara yüz temizlik ajanları uygulanmalıdır. Ortodontik tedavi gören çocuklarda braket (düzeltici aletler) altlarının temizliği de ara yüz fırçaları ile yapılmalıdır.
Daimi dişlerin kaybına bağlı olarak protez kullanımı sonrasında geriye kalan dişlerin ve protezlerin temizliği ve bakımında;
Hareketli protezlerin temizliği orta sertlikte bir diş fırçası ile jel macunlar veya sıvı sabunlar kullanılarak ağız dışında yapılır. Protez temizleme tabletleri zamanla protezler üzerinde biriken diş taşları ve renklenmelerin giderilmesinde etkilidir.
Sabit protezlerin temizliği diş fırçası, ara yüz fırçası ve diş ipi ile yapılır. Köprü gövdelerinin altında özel diş ipleri(süper floss) kullanılır.
İmplant desteklilerin diş etine yakın bölgeleri yine diş fırçası, ara yüz fırçası ve diş ipi ile temizlenmelidir.
Protezlerin değişen ağız şartlarına göre yeniden uyumlandırılması ile kullanım ömrünün uzatılması ve ağız sağlığı üzerindeki muhtemel olumsuz etkilerinin giderilmesi diş hekimleri tarafından periyodik kontrollerde düzenli olarak yapılmalıdır. Protezler, kullanım süresince çürük ve periodontal hastalık(dişeti ve dişleri destekleyen diğer dokuları etkileyen iltihabi hastalık) riski açısından değerlendirilmeli ve gerekli tedaviler yapılmalıdır.
Daimi dişlerde diş kayıpları giderilmediği takdirde diş boşluğuna yakın diğer dişlerde boşluğa devrilmeler ve karşıt dişlerin uzaması ile kapanış ilişkileri ve dişlerin çene içerisindeki sağlıklı konumları bozulabilir. Kaybedilen diş bölgesindeki çene kemiğinde kayıp (rezorpsiyon) görülebilir. Diş kayıplarının fazla olduğu durumlarda tek taraflı çiğneme ve kapanış ilişkilerinin bozulması sonucunda çene ekleminde (temporo mandibular eklem) rahatsızlıklar görülebilir.
Periodontal hastalıklar, kardiyovasküler hastalıklara, pulmoner hastalıklara ve bebeklerde erken doğum ve düşük doğum ağırlığına da yol açabilir. Sigaranın periodontal hastalığın şiddetini arttırdığı ve tedavi sonuçlarını değiştirdiği de unutulmamalıdır. Periodontal hastalık hiçbir bulgu vermeden de ileri safhalara ulaşabilir. Bu nedenle düzenli aralıklarla diş hekimi kontrolleri son derece önemlidir.
Diş sert dokularının madde kaybı ile birlikte ilerleyen hastalığına çürük denir. Diş sert dokularında kaybolan maddeyi yerine koyacak bir yenileme ya da tamir olayı olmaz. Yani çürükte madde kaybının dokularca tamir olanağı yoktur. Ayrıca çürük boşluğu çürütücü etkenlerin yerleşmesi, gelişmesi ve korunması için bir barınak teşkil eder. Bu nedenle çürük tedavisinde başlıca iki çaba vardır:
Çürütücü etkenlerin barınağını ortadan kaldırmak ve dişteki madde kaybını birtakım dolgu malzemeleri ile gidererek tekrar iş görür hale getirmek... Eğer elimizde çürüyerek kaybolan diş dokularını fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerine sahip ve tedavi edilecek dişe mükemmel bir şekilde yapışıp kaynaşabilecek bir dolgu maddesi bulunsaydı çürüğü temizlemek ve doldurmak basit bir işlem olurdu. Ancak bugün bu özelliklerin tümüne sahip bir dolgu maddesi olmadığı için, ön dişlerde estetiği arka dişlerde de dayanıklılığı sağlayan çok çeşitli dolgu maddeleri kullanılmaktadır. Bu maddelerin değişik özellikleri nedeniyle dolgu yapma tekniklerinde en uygun şekil ve yöntem dişten dişe değişmektedir.
Çürük tedavisinde kullanılan malzemeler nelerdir?
Diş gangreni nedir?
Dişin pulpa tabakasının (sinir-damar ağı) mikroorganizmalarca işgali sonucu canlılığını kaybettiği bazı durumlarda içerdiği protein, karbonhidrat ve yağların kimyasal olaylar sonucu parçalanmasıdır. Çürüğe meyilli dişlere sahip bireylerin daha çocuk yaşlardayken ilk çıkan daimi dişlerinde bile aşırı çürük sonucu pulpa gangrenine rastlanabiliyor.
Diş gangreninin sebepleri nelerdir?
Ani darbelerle dişin kırıldığı durumlarda olabildiği gibi sürekli ve yavaş yavaş etki yapan yüksek dolgular, sızıntılar, sinire ulaşan çürükler de dişin ölümüne sebep olabilir.
Diş gangreninin tedavisi var mıdır?
Dişi canlı olarak ağızda tutmak için artık çok geçtir. yapılacak tedavi şekli dişin ortasındaki bozulmuş yapıların temizlenmesidir (kanal tedavisi). En son çare ise ne yazık ki çekimdir.
Yapay dişler doğal dişlerin yerini tutar mı?
Doğal diş vücudumuzun bir parçası olup, fonksiyon ve estetik olarak belli bir bütünlük içindedir. Yapay diş ise, diş organını taklit eder. Hiçbir zaman doğal dişin yerini tutamaz. Ancak doğal dişlerin çeşitli sebeplerle kaybedilmeleri ve fonksiyonlarını yerine getiremez oldukları durumlarda yapay dişler doğal dişlere alternatif olabilmektedir. Kısaca, doğal dişlerle yapay dişler arasındaki fark ne kadar az ise, yapay dişin o ölçüde başarılı olacağı söylenebilir.
Çocukların dişleri niye çürüyor?
Süt dişleri normal dişlere oranla daha çok organik madde içerirler, bu nedenle çürümeye daha yatkınlardır, daha kolay ve hızlı çürürler. Çocuklar, çürüğün erken döneminde görülebilen soğuk sıcak hassasiyeti ve hafif ağrı gibi sinyalleri zamanında yorumlayamazlar. Olayı ancak dayanılamayacak kadar ağrı olmasında fark ederler ki bu durumda çok geç kalınmış olabilir. Çocuklar ağız bakımına yetişkinler kadar dikkat edemezler. Çocuğun el becerisi, merakı ve ebeveynin tutumu diş fırçalama alışkanlığını belirler. Özellikle annelerin sıklıkla yaptığı bir hata da emzik ya da biberonu şeker, reçel vb. gibi gıdalara batırarak çocuklara vermeleri veya uyku aralarında şekerli süt, meyve suyu gibi gıdalara alıştırmalarıdır. Böylece beslenme düzensizliğinden dolayı dişler çürümeye yatkın hale gelir.
Çürük oluşumu engellenebilir mi?
Çürüğü tamamen engelleyebilecek bir aşı yada ilaç henüz geliştirilemedi. Ancak, çürük sayısını azaltmaya yönelik bazı malzemeler günümüzde kullanılmaktadır, bunlardan birisi; "fissür örtücü" dediğimiz malzemedir. Diş çürükleri genellikle azı ve küçükazı dişlerinin, çiğneyici yüzlerinde bulunan "fissür" adı verilen oluklarda başlar. Bahsettiğimiz malzemeyle olukların üzeri kapatılıp, o bölgeye mikrop, yemek artığı vs. nin sızması engellenerek çürük başlaması önlenir. Bu işlem, 6 yaşından itibaren çıkan kalıcı azı ve küçükazı dişlerine de uygulanabilir. Çürüğü engellemenin başka bir yolu da dişlerin çürüğe karşı direncini artırmaktır. Dişlere yüzeysel florür uygulanması suretiyle bu direnç kazandırılır.
Süt dişlerinin önemi nedir?
Süt dişlerinin birinci görevi çocuğun düzgün beslenmesini sağlamaktır. Ayrıca konuşmanın düzgün gelişimi de süt dişlerinin varlığına bağlıdır. Bunların yanında aşağıdaki gibi bir görüntü, hiç kimsenin çocuğunda görmek istemeyeceği ciddi estetik sorunlara yol açmaktadır. Süt dişleri kapladıkları alanı kendilerinin yerine gelecek olan kalıcı diş için korumakta ve kalıcı diş sürerken ona rehberlik yapmaktadırlar. Süt dişi erken çekildiği zaman bu doğal yer tutuculuk fonksiyonu da ortadan kalkmaktadır.
Süt dişlerindeki çürükler tedavi edilmeli mi?
Tedavi edilmeyen süt dişi çürükleri, ağrı, kötü koku, çiğneme zorluğu, beslenme bozukluğu ve çirkin görüntüye yol açar. Bu dönemdeki tedavi edilmeyen diş bozuklukları, ileride diş çarpıklığı, çene gelişiminde bozukluk ve genel sağlık problemlerine (romatizmadan kalp rahatsızlıklarına kadar) sebep olabilecektir. Dolayısıyla süt dişlerindeki çürükler, "nasıl olsa yerine yenileri gelecek" yanılgısına düşmeden tedavi edilmelidir.
Çocuklarda diş yaralanmaları
Çocuklarda dişlerin zarar gördüğü kazalarda zaman kaybetmeden müdahalede bulunulmalıdır. Doğru tanı konması çok önemlidir. Bunun için hekiminiz size, kazanın ne zaman ve nerede olduğunu, darbenin ne taraftan geldiğini, kaza sonrası baygınlık, kusma, hafıza kaybı vb. olup olmadığını soracaktır. Verilen bilgiler doğrultusunda en doğru tedavi uygulanabilecektir. Çocuklardaki diş yaralanmaları, bazen kalıcı dişin tamamıyla yuvasından ayrılmasına sebep olabilir. Bu durumda çıkan diş ile birlikte acilen diş hekiminize gitmelisiniz. Bu esnada diş, bir bardak sütün içinde, eğer süt mevcut değilse, temiz bir su içinde muhafaza edilmelidir.
Bebeklerde ağız bakımı
Bebeklerin, en azından ilk dört ay anne sütü ile beslenmeleri ağız çevresindeki yumuşak doku ve kas fonksiyonlarının normal gelişimini sağlayacaktır. Anne sütünün yetersiz olduğu durumlarda fizyolojik başlıklı (damaklı, kesik uçlu) biberon kullanımı gerekir. Bebekler 1 yaşından itibaren bardak ve kaşıkla beslenmeye alıştırılmalıdır. Biberonla beslenme en fazla 2 yaşına kadar devam edebilir. Parmak emme, yalancı emzik kullanma gibi alışkanlıklara 2 – 2,5 yaşına kadar izin verilebilir. Eğer parmak emme alışkanlığı mevcutsa, bunun sebebi araştırılarak 3 – 6 yaş arasında bu alışkanlık mutlaka giderilmelidir. Solunum problemleri, çene gelişmesi üzerine olumsuz etki eder. Burundan değil de, sadece ağızdan soluma durumu mevcutsa (bu durum uykuda daha iyi anlaşılır) muhakkak kulak burun boğaz uzmanına danışılmalıdır.
Çocuklarda diş fırçalama ne zaman başlamalıdır?
Bebek 6-8 aylıkken, (yani ilk dişler ağızda göründüğünde) temizleme işlemi başlamalıdır. Sabah kahvaltısı sonrası ve gece yatmadan önce dişleri (en azından çiğneme yüzeylerini) temiz bir tülbent ya da gazlı bezi ıslatarak silmek, temizlemek yerinde olur. Diş fırçası kullanımına ise çocuğun arka dişlerinin çıkmasından sonra (ortalama 2,5 - 3 yaşında ) başlanması uygundur. Okul öncesi çocuklarda diş fırçalama için bir teknik uygulatmak çok zordur. Bu yaşlarda önemli olan, çocuğa diş fırçalama alışkanlığı kazandırmaktır. Çocuklar diş fırçalarken çoğu zaman dişlerin görünen ya da kolay ulaşılan yüzlerini fırçalar. Oysa çürüklerin önlenmesi için dişlerin ara yüzleri ve çiğneyici yüzeylerini çok daha iyi temizlemek gerekir. Bu nedenle fırçalamadan sonra Anne-Babanın kontrolü iyi olur.
Çocuklar için nasıl bir diş fırçası seçilmeli?
Çocuğun ağız büyüklüğüne uygun, yumuşak ve naylon kıllardan üretilmiş diş fırçaları kullanılmalıdır. Sert fırçalar dişleri aşındıracağı için kullanımı uygun değildir. Eskimiş bir süpürgeyle süpürme işlemi nasıl yapılamazsa, eski bir fırçayla da dişler fırçalanamaz. Fırça kılları aşınır aşınmaz (Ortalama 6 ay) mutlaka değiştirilmelidir.
Çocuğuma dişlerini günde kaç kez fırçalatmalıyım?
Sabah kahvaltısı sonrası ve gece yatmadan önce, sadece üçer dakikalık etkili bir fırçalama işlemi yeterlidir. Her iyi alışkanlık gibi diş fırçalama alışkanlığı da çocukluk döneminde kazanılacaktır.
Çocuklarda bazı ağız ve diş problemleri :
1) Diş Gıcırdatma:
2) Parmak Emme:
Tedavinin zamanlaması çok önemlidir. Çocuğun kendisi bu alışkanlıktan kurtulmayı istemedikçe, tedavinin başarıya ulaşması imkansızdır. Çocuğun çevre baskısına uğramaması ve alay edilmemesi için okul çağından önce bırakması psikolojik yönden çok faydalıdır. Çocuk baskı altına alınmadan cesaretlendirilerek, ödüllendirilerek pozitif yönlendirilmelidir. Eğer her şeye rağmen 6 yaşına kadar alışkanlık kırılamamışsa diş hekimine başvurularak profesyonel yardım alınması gereklidir.
3) Emzik
Bebekler için emmek rahatlamanın ve güven içinde hissetmenin en doğal yoludur.
Eğer bebek parmak emme eğilimi gösteriyorsa, derhal emziğe yönlendirilmelidir.
Emzik parmak emmeye göre hem daha az zararlıdır; hem de sonraki yaşlarda daha kolay bırakılabilir.
Emzik günün büyük bir bölümünde değil, sadece gerekli olduğunda verilmelidir.
Yapısal bozukluklara yol açmamak için, mümkün olduğu doğal meme yapısındaki emzikler seçilmelidir.
Emziklerin yapısının sağlamlığı her gün kontrol edilmelidir.
Emziğin büyüklüğü ağzın yapısına uygun olmalıdır.
4) Biberon çürüğü
Bebeğimin dişleri sürer sürmez çürüdü. Nedeni ne olabilir?
Bebeklerde bazen dişlerin üzerinde sürer sürmez kahverengi lekeler oluştuğu ya da bu dişlerin kırılıp döküldüğü gözlenir. Aslında bu lekeler diş çürükleridir ve dişler de çürük nedeniyle kırılır. Bu kadar erken bir dönemde çürük oluşmasının nedeni de biberon çürüğü adı verilen çürüklerdir. Bebek beslenmesinde en önemli besin olan anne sütü ya da inek sütü doğal olarak şeker içerir. Gece yatmadan önce yada uyku sırasında bebek anne sütü ya da biberon emerse süt ağızda birikerek mikropların dişleri çürütmesi için elverişli bir ortam oluşturur. Bu nedenle özellikle gece beslenmesi sonrası dişlerin temizliğine özen gösterilmelidir.
Biberon çürüğünden korunmak için ne yapmak gerekir?
Bebeklerde meydana gelen çürüklerin tedavisi çok güç olduğundan, koruyucu önlemlerin erken dönemde alınması gerekir.
Bunlar nelerdir?
Biberon çürüğü önemli midir?
Biberon çürüğü görülen dişler tedavi edilmezse ağrı yapar ve iltihaplanır. İltihaplı ya da ağrıyan dişler bebeğin huzursuzlanmasına ve beslenme düzeninin bozulmasına neden olur. İltihap alttan gelecek kalıcı dişler de etkileyip şekillerinin bozuk olmasına yol açar. Bu dişler çekilmek zorunda kalırsa çocukta konuşma problemleri ortaya çıkabilir.
Biberon emmediği halde bebeğimin dişleri çürüdü sebebi ne olabilir?
Biberonun yanı sıra emziklerin ağlayan bebekleri susturmak amacıyla bal, pekmez, reçel gibi tatlandırıcılara batırılarak verilmesi de biberon çürüklerinin başka bir nedenidir. Bunun yanı sıra, dişler sürdükten sonra oyalanmak amacıyla bebeğin eline verilen karbohidratlı-şekerli gıdalar da diş çürüklerine neden olur. Çocuğu bu tür gıdaların yerine elma, havuç gibi besin değeri yüksek; diş temizliğine yardımcı gıdalara yönlendirmek gerekir.
Çocuklarda hangi diş macunu ne kadar kullanılmalıdır?
Bebeklik döneminde ve üç yaşına kadar çocuklarda diş macunu kullanımı önerilmez. Diş macunu kullanımına üç yaşından sonra başlanmalıdır. Ancak reklamlarda gördüğünüz gibi 3-5 cm. değil, bir leblebi kadar macun fırçalama için yeterli olacaktır. Diş macunu kullanımına başlandığı dönemde, florürlü diş macunlarından herhangi biri tercih edilebilir. Önemli olan çocuğun seçilen macunun tadını sevip istek duymasıdır. Fırçalama işleminde macundan çok, etkili bir fırçalama işleminin önemli olduğunu unutmamak gerekir.
Çocuk dişlerinde acil durumlar